29 Haziran 2017 Perşembe

Her adımda eşsiz bir güzellik


Likya Yolu'nun büyüleyici parkuru

Kaş'tan Gazipaşa'ya kadar uzanan 640 kilometrelik sahil şeridi. Kıyı şeridinin hemen ardından yükselmeye başlayan heybetli dağlar. Ve kimi zaman dağların deniz ile kucaklaştığı koylardan, kimi zamanda zirvelerden geçen tarihi Likya Yolu. Bu toprakların günümüzden 2 bin, 3 bin yıl önceki sakinlerinin günümüze bıraktığı en değerli hazine. Belkide yeryüzünün yürümesi en keyifli parkuru.
Blog sayfamızı takip edenler hatırlayacaktır, daha önce Hisarçandır-Göynük Kanyonu parkurunu yürümüştük. Oldukça keyifli bir o kadar da zor geçen yürüyüşümüzün ardından bu kez de Çıralı-Tekirova parkurunu adımladım. Yaklaşık 19 kilometrelik bu parkur sahip olduğu doğal güzellikler ile beni adeta büyüledi. Her hafta sonu sıkılmadan yürünecek bir parkur olarak zihnimdeki yerini aldı.







Bu yazımda Çıralı-Tekirova parkuruna dair gezi notlarımı sizler ile paylaşacağım. Yürüyüşümüze sabah saatlerinde Çıralı sahilinin en doğusunda yer alan noktadan başladık. Patikayı gösteren tabelayı takip ederek, yükselmeye başladık. Her geçen dakika sahil tüm detayları ile görünmeye başladı. Ancak aşırı nem ve sisli hava fotoğraf çekme isteğimi köreltti. Bu nedenle bu eşsiz manzarayı hava şartları nedeniyle görüntülemeden yoluma devam ettim.

Zikzaklar çizerek yükselişimi sürdürdüm. Bir müddet sonra parkurun tüm güzellikleri tüm çıplaklığıyla gözlerimin önündeydi. Çam ağaçları ve ardında uzanan sahil geride kalan 1 haftanın tüm yorgunluğunu, stresini bir anda sona erdirdi. Bu eşsiz manzaranın keyfini çıkararak yürüyüşümüze devam ederken merdiveni andıran bir yapıda küçük bir tepeye doğru yükselmeye başladık. Nereye gittiğimi ve nereye ulaşacağımı bilmeden adımlamayı sürdürdüm. Son basamağa yaklaştığım an öyle bir manzarayla karşılaştım ki gerçekten görülmeye değerdi. Karşımda Boncuk Koyu tüm güzelliğiyle beni karşılıyordu. Yüksek bir noktadan bir müddet Boncuk Koyu'nun güzelliklerini izledim. Ve patikayı takip ederek koya ulaştım. Çakıl taşları ile kaplı koy bakir yapısı ile dikkatleri üzerine çekiyordu.

Koyda bir kaç dakika mola verdikten sonra yürüyüşüme devam ettim. İnişli çıkışlı patika oldukça keyifliydi. Bir tarafta çam ağaçları, diğer tarafta Akdeniz. Eşsiz bir o kadar da büyüleyici manzara eşliğinde yürüyüşümü sürdürdüm. Boncuk Koyu'nda olduğu gibi yine küçük bir tepenin üzerinde ikinci sürpriz ile karşılaştım. Bu kez kampçı koyundaydım. Yürüyüşçülerin kamp kurduğu koy zamanla kampçı koyu olarak anılmaya başlanmış. Yine görülmeye değer bir noktadaydım. Bir müddet mola verdikten sonra yürüyüşüme devam ettim.

Beni bu kez Maden Koyu bekliyordu. Bir müddet daha yürüdükten sonra maden koyu kendini gösterdi. Tepeden aşağı inip koya ulaştığımızda bir zamanlar maden çıkartılan noktaya ulaştık. Maden ocağının girişi açık bir şekildeydi. İçeriye doğru bir kaç metre yürüdükten sonra geri döndüm. Koyun en doğu noktasına doğru, öğle yemeğimi yemek için yürümeye başladım. Arazi araçlarıyla koya bir gün önceden gelenler, çadırlarının önündeki gölgelikte içeceklerini yudumlayıp, sohbet ediyorlardı. Sonunda Maden Koyu'ndaydım. Çam ağaçlarının altında öğle yemeğimi yemek için mola verdim.

Yaklaşık 1 saatlik molanın ardından yürüyüşümü yeniden başladım. Oldukça dik ve uzun bir yokuşu tırmanmaya başladım. Yukarılara çıkarken çam ağaçlarının arasından koyu izledim. Artık patika sona ermiş, orman yoluna çıkmıştım. Yazın araçla koya ulaşmayı düşünürken yolun bazı noktalarının bozuk olması hayallerimin de yıkılmasına neden oldu. Uzunca bir yürüyüşün ardından yokuş sona erdi ve iniş başladı. Ardından bir tane daha. 10 kilometreyi geride bırakmış, 15.kilometreye doğru yaklaşmaya başlamıştım. Ardı ardına çıktığım iki yokuş beni oldukça yormuştu.

Daha sonra ormanların içerisinden geçerek yoluma devam ettim. Bir ara Tahtalı Dağı tüm haşmetiyle karşımdaydı. Tahtalı Dağı'nın ardından karşıma çıkan 3 Adalar büyük ikramiye tadındaydı. Bu eşsiz manzarayı bir müddet izledikten sonra yoluma devam ettim. Artık Antalya'nın eşsiz güzelliklerine son noktayı koyma zamanı geliyordu. Hava usulca kararmaya yüz tutmuştu. Yorgunluk ve havanın kararacak olması nedeniyle yolumun üzerinde olan bir kaç koya uğrayamadan ilerleyişimi sürdürdüm. Ve bir müddet sonra parkuru tamamladım.

Çok keyifli, bir o kadar da eşsiz bir manzaraya sahip Çıralı-Tekirova Koyu'nu yürümenin mutluluğuyla evimin yolunu tuttum.

Bir sonraki yürüyüşümle ilgili notlarımı paylaşıncaya kadar hoşçakalın...














Hiç yorum yok:

Yorum Gönder