2 Eylül 2013 Pazartesi

Yörüklerin Ayak İzleri

               
               Yörüklerin ayak izleri
Dere Tepe Antalya takipçileri için bu kez rotamızı Kemer'e çeviriyoruz.
Kemer'de yaşayan doğa tutkunu ve Endurocu arkadaşım Ömer Nizam'ın bizler için kaleme aldığı Kemer'in Eski Yörük Yurtlarına yaptığı yolculuğu anlatan seyahatini sizlerle paylaşıyorum.
Kemer’in eşsiz doğal güzelliklerinden birisi de batısını çepe çevreleyen Beydağlarıdır. Bu dağlarda gizli kalmış, unutulmuş bir çok Yörük yurtları bulunmaktadır. Kemer’de Enduro Motosiklet Kulübü üyeleri ve sporcuları olarak bizler her hafta sonu bu yurtları motorlarımızla gezip görüyoruz ama bunları siz değerli okuyuculara da ulaştırmak ve Kemer’in denizinin, güneşinin yanında başka güzelliklerinin de olduğunu göstermek ve paylaşmak istedik.  

Bu hafta KEMK ekibi olarak her hafta motorlarla çıktığımız Beydağları’na bu kez bir değişiklik yapıp yaya olarak çıkmaya karar veriyoruz. Güzergahımızı da Tahtalı Dağının Kuzey ve Doğu yamacında bulunan Kemer’in eski Yörük yurtlarını yerinde görmek olarak belirliyoruz. Bu rota aynı zamanda Beydağları Sahil Milli Parkı Kemer Doğa Yürüyüş Parkurlarından ve bölgenin yaz aylarında en güzel yürüyüş parkurlarından birtanesi.

Bu hafta sonu Kemer Kuzdere Mahallesinde yürüyüş ekibi olarak toplanıyoruz. Yürüyüş Ekibimizde Semih Özdemir, Ali Özgül, Orhan Özdemir, İsmail Özgül , Mehmet Özdemir ve gideceğimiz güzergahı bilen rehberimiz Yörük Süleyman Habire amcamız ve ben Ömer Nizam olarak 7 kişi yer alıyor. Yürüyüşe başlayacağımız noktaya kadar arazi taşıtıyla Tahtalı dağının yamacında bulunan ve bölgenin en yüksek yaylaları arasında yer alan Çukuryayla’ya gitmek üzere yola çıkıyoruz.

Kuzdere Vadi yolunu takip ederek sırasıyla Sumakseniri, Gedelma, Yayla Kuzdere, Koca Elma, Dikenli’den kızıl çam ormanlarının yerini akçamlar ve sedir (katran) ağaçlarına bırakışını izleyerek Çukuryayla ya saat 11:15 de ulaşıyoruz. Aracımızdan inişimizde ise bizi nefis bir manzara ve mis gibi bir yayla havası karşılıyor. 


 Ulaşımımızı sağlayan arkadaşımıza veda ederek rehberimiz Süleyman amca önderliğinde Tahtalı dağının kuzey yamacından başlıyoruz yürüyüşe. İrili ufaklı sedir ağaçları ve bölgeye has kekikler arasında bulunan patikadan geçip Gürleyik’e tepeden ulaşıyoruz.
 

 Rehberimiz burada gideceğimiz güzergahı bize tepeden anlatıyor. Ve yürüyüşe geçiyoruz, Tahtalı dağının yamacından kış aylarında çığ sonucu kopan taşların oluşturduğu Karlangıç olarak bilinen  çağıl yığınları üzerinden geçip Yoncalı’ya doğru ilerliyoruz. Havaların iyi gitmesi sonucunda Tahtalı dağında bu mevsimde hala kar olmaması yürüyüşümüzü kolaylaştırsa da zaman zaman derin vadilerin önünden geçişimiz sırasında buradaki hava akımları oldukça keskin ve bir o kadar soğuk. Tahtalı zirvesinden akan sular sonucunda patikanın bazı bölümleri kaymış olsada kolaylıkla bu bölümleri geçiyoruz. Ve Rehberimiz Süleyman amcamız bize bu patikadan Yörüklerin her yaz başlangıcında ve yaz sonunda yaylaya göç ettiklerini ve tüm eşyaları ve hayvanlarını bu tehlikeli yollardan geçirdiklerini anlatıyor.  Ve ekliyor; ‘’Yörüklük zor iştir gençler, ama bir o kadarda güzeldir.’’ diyor. 


Yamaçlardan taşlık sırtlardan geçip tepelere doğru yol alıyoruz ve ilk mola yerimiz olan Yoncalı’ya geliyoruz. Ve burada sedir ağaçlarının devasa gövdeleri altında biraz dinlenme molası veriyoruz. Süleyman amcamız başlıyor yine anlatmaya; çocukluğunun buralarda geçtiğini, çok keçi otlattığını ve o yılları çok özlediğini. Biz ise bunları dinledikten sonra insanın sürekli buralarda yaşasa hiç yaşlanmayacağında hem fikir oluyoruz.
Derken zaman ilerliyor, fazla zaman harcamamalıyız deyip koyuluyoruz yola, ilk hedef Taş Kesiği oradan da  Peynirlik. Yolda ilerlerken gözümüze bir lastik parçası çarpıyor ve bakıyoruz ne diye; Süleyman amca diyor hemen, ‘’ o eski lastik çarık’’ diye ve öğreniyoruz eski Yörüklerden kalma bir lastik çarık olduğunu. Hangi yörükden kaldı kim bilir? deyip devam ediyoruz yola. 


Taşlı yollardan geçiyoruz zaman zaman solumuzda kalan yaylaları yüksekten izleyip ne kadar güzel bir coğrafyada ve ülkede yaşadığımızın farkına varıyoruz. Ve taş kesiğinden geçip Peynirlik’e ulaşıyoruz.  Süleyman amcamız buranın benim ve aynı zamanda da Semih ve Orhan’ın da Annelerimizin dedesi olan Hacı Hasan KAYRAK’ın Yörük yurdu olduğunu anlatıyor bizlere. Hacı Hasan torunları olarak ilk defa geldiğimiz Peynirlikte zamanında baraka olarak kullanılan bölgeyi geziyoruz.


Tarlanın bir köşesinde rastladığımız bir şey dikkatimizi çekiyor ve inceliyoruz; toprağa 50 cm çapında kazılmış taşla çevrili çukura rastlıyoruz ve buraya neden Peynirlik denildiğini Süleyman amcadan öğreniyoruz. Eskiden bu çukurlara bölgede yaşayanlar tarafından keçilerin sütünden elde edilen Peynirler saklanırmış ve yaz aylarında bozulmadan tüketilirmiş ve bunun için buraya Peynirlik denirmiş. 


Burada olmak bizleri mutlu ediyor ama zaman da ilerliyor, yola  devam etmeliyiz. Bir birimize buraya tekrar gelmek için söz verip Ahat Kızına doğru inişe geçiyoruz. Ve artık Tahtalı dağının Kuzey yamacını bitirip doğu yamacına doğru ilerliyoruz. Yolda zaman zaman eski Yörüklerin hayvanlarını kapattıkları ağıllara rastlıyoruz ama buralardan göçeli çok oldukları terk edilmiş halinden açıkça belli  oluyor. Saat ilerliyor, ama karnımızda yol yürüdüğümüz için çabuk acıkıyor ve Ahat kızında yemek molası vermek için duruyoruz. 

Tahtalı dağının doğu yamacında olduğumuz için güneş bizim için saatler önce batmıştı ve havada geceye doğru ilerliyordu ve yola devem etmeliydik. Çantalarımızı sırtımıza alıp Kızıl Alana doğru hızlı adımlarla yola koyuluyoruz. Yemek sonrası biraz da olsa yorgunluğu hissetmeye başlasak da doğanın içinde yol almak ve temiz yayla havasını teneffüs etmek bizleri dinç tutuyor. Kızıl Alana geldiğimizde saat 16:30 u gösteriyor ve burada doğal kaynak suyundan gelen buz gibi sulardan içiyoruz ve kendimize geliyoruz. 


Şimdiki hedefimiz ise yolculuğumuzu sonlandıracağımız Tahtalı Teleferik’in alt istasyonu ve buraya ulaşmak için önümüzde yaklaşık 1 saatlik bir yol var ve havada iyice kararmış durumda. Ama şansımız dan da ayın dolunay da olması yolumuzu büyük ölçüde aydınlatıyor ve kolaylaştırıyor. Yola ekipden fire vermeden Molla deliği önünden geçip patikalardan devam ederek 17:30 da teleferik alt istasyonunda bekleyen aracımıza ulaşıyoruz. 

9 km lik Tahtalı Dağının arkasından başlayıp Kuzey sırtlarından geçip, doğu sırtında bulunan teleferik alt istasyonuna kadar süren Yörük Yurtları yolculuğumuz çok keyifliydi. Eğer sizde doğada özelliklede Tahtalı Yamaçlarında, Yörük yurtlarında yol almak isterseniz Çukuryayla-Kızıl Alan arası bunun için en güzel güzergahlardan birisi. Biz KEMK olarak gezdik gördük keyif aldık umarım sizlerde okurken keyif almışsınızdır.


3 yorum: