18 Eylül 2014 Perşembe

Seleukasların kenti...



Ormanın içindeki gizli kent: Seleukeia

İnsanoğlunun var olduğu ilk günden bu güne kadar Antalya hep medeniyetlerin beşiği oldu. Mağarada başlayan yaşam, insanoğlunun bilgi ve birikiminin artmasıyla verimli ovalarda, deniz kenarında devam etti. Mimaride ve sanatta oldukça ileri giden ilk Antalyalılar, bazen verimli bir ovada, bazen deniz kenarında, bazen de ormanlar içinde muhteşem şehirler kurdu. Agorasıyla, kütüphaneleriyle, kiliseleriyle, hamamlarıyla ve anıtsal yapılarıyla. Antalya’da böylesine mükemmel yapıların büyük bir kısmı yıkılmışta olsa bulunduğu antik kente verilecek en güzel örnek Seleukeia (Lyrbe) olsa gerek. Bir Pamfilya kent olan Seleukeia (Lyrbe), Side’nin 23 kilometre kuzeydoğusunda Bucakşıhlar köyü yakınında bulunur. Çam ağaçlarının içerisine gizlenmiş gibi duran Seleukeia (Lyrbe), ormandan güneye doğru uzanan bir tepenin üzerine kurulmuştur. Ağaçların arasında gizlendiği gibi, tepenin 3 tarafının dik yamaçlarla çevrili olması, antik kenti aynı zamanda dış tehditlerden korunaklı kılar. Helenistik dönemde Seleukaslar tarafından kurulan kentin bugün agorasının büyük bölümü ayaktadır. Galeri, hamam, sarnıç, kilise, şapel, kütüphane, nektareion gibi yapıların ayakta kalan kısımları görülmeye değer özellikler taşır. Seleukeia, bazı kaynaklarda Lyrbe adıyla da geçer ancak geniş çevreler Seleukeia ismini kullandığı için bu isimle bilinir. 


12 Eylül 2014 Cuma

Beydağları'nda...


Karla kaplı dağlarda zirve keyfi 

Yaz mevsimi sona erip, kış mevsimi kendini iyiden iyiye hissettirdiğinde, Antalya’nın her daim yüzünü esirgemeyen güneşi, pırıltısını sürdürür. Baharı aratmayan kış günlerinde Akdeniz kıyıları, güneşli günün keyfini çıkarmak isteyen kent sakinleri ile dolar taşar. Antalya’nın kıyı şeridi bahardan kalma günler yaşarken yüksek kesimleri, özellikle Torosların yüksek kesimleri karla kaplanır. Beyazlara bürünen dağlar, vadiler, yaylalar, adeta gelinliklerini giymişçesine bambaşka bir görünüme bürünür. Bu tablo Antalya’nın bilinen güzelliğine, bilinmeyen yönleri ile bambaşka bir güzellik katar.

HEYECANLA BEKLENEN GÜNLER
Beyaza bürünen Toros Dağları, sadece Antalya’nın güzelliğine güzellik katmaz. Karaalioğlu Parkı’ndan bakıldığında karın yağmasıyla birlikte Falezler, Konyaaltı Sahili ve Beydağları’nın o muhteşem görüntüsünü tamamlamaz. Beyaza bürünen dağlar, Antalya’da yurdun dört bir yanındaki dağcıların aylardır beklediği günlerin habercisidir. Karla kaplı dağların zirvesine yapılacak zorlu ve bir o kadar da keyifli tırmanışın habercisidir. Ve beyaza bürünen dağlarda tarifi imkansız güzellikte manzaraları yaşayacak olmanın heyecanıdır. Ayaklarda krampon, ellerde kazma ve özel kıyafetlerle. 



Arabastık kestanesi

Arap cariyenin asıldığı ağaç

Antalya’nın şirin yayla ilçesi İbradı, Toros Dağları’nın içerisinde denizden 950 metre yükseklikte bulunur. Zengin bir kültüre, sayısız doğal güzelliğe sahip olan İbradı, Psidyalılardan Romalılara, Selçuklulardan Osmanlılara uzanan tarihiyle de dikkat çeker. Mağaraların, vadilerin, kanyonların, nehirlerin, endemik bitkilerin ve canlı türlerinin tümü İbradı’da vücut bulur. Doğanın bütün güzelliklerini çekinmeden bahşettiği bu coğrafya, dağların arasında tertemiz havasıyla, sakin ve dingin bir yaşamın kaynağıdır.

İLÇENİN ANIT AĞACI

Akdeniz’in mavi sularını geride bırakıp Toros Dağları’na doğru tırmandıkça, sahilin eşsiz güzelliklerini aratmayacak güzellikler karşılar ziyaretçilerini. Heybetli dağların içerisindeki vadiler, kanyonlar, sarp kayalıklar, akarsular Antalya’nın zenginliği olarak karşımıza çıkar. Zirveye yaklaştıkça iklimde değişir, bitki örtüsü de. İbradı’ya gelindiğinde Antalya’nın başka hiçbir ilçesinde, beldesinde ve köyünde görmediğimiz kestane ağaçları boy gösterir. Kestane ağaçları Antalya’nın zenginliği, İbradı’nın ise ayrıcalığıdır. Çok sayıdaki kestane ağacının arasında bir tane kestane ağacı vardır ki o ilçenin anıt ağacı olan Arabastık Kestanesi’dir