23 Mayıs 2014 Cuma

Bey Dağları'nın Son Yörük Bey'i


Yörük Ali

Ali Karakoyunlu, namı değer Yörük Ali. Yazın yaylalarda, kışın sahillerde ataları gibi göçebe bir yaşam sürüyor. Yörük Ali, modern çağın tüm nimetlerini elinin tersiyle itmiş durumda. Kış aylarını sürüsüyle birlikte Kemer ormanlarında geçiriyor. Baharla birlikte Honamlı keçilerinden oluşan sürüsünü önüne alıp yaylaların yolunu tutuyor. Neden sorusuna ‘Geleneğimiz’ diyerek, kısa ve öz bir cevap veriyor. Kıl çadırını kışın ormana, yazın yaylaya kuran Yörük Ali, çadırının kapısını tanımasa bile misafirlerine hep açık tutuyor.



KEÇİLER HUYSUZLANDI MI YOLCULUK VAKTİ GELMİŞTİR
Karakoyunlu aşiretinden olan Yörük Ali, kış aylarını sürüsüyle birlikte Tekirova’nın çam ağaçları arasındaki Cumayeri mevkiinde geçiriyor. Ocak ayında doğan kuzular bahar aylarında sütten kesiliyor ve sürüye katılıyor. Mayıs ayında kuzular sürüye katıldı gibi dağlarda da otlar yeşillenmeye başlıyor. Haftalardır gözü dağlarda olan Yörük Ali, yayla yolculuğunu alışkanlık edinen keçilerinin de huysuzlanmaya başlamasıyla birlikte bir sabah yola koyuluyor. Babası, dedesi hatta dedesinin dedesi döneminden beri süregelen yolculuklara sahne olmuş patikalardan Tahtalı Dağı’nın eteğindeki Kızılalan mevkiine ulaşıyor. Daha yukarıdaki otlağın yeşereceği güne kadar yaklaşık 1 ay boyunca bu kez Kızılalan’ı kendine yurt belliyor Yörük Ali.


KEÇİLERİYLE KONUŞARAK YÜNLERİNİ KIRKIYOR
Yörük Ali’nin Honamlı ırkından gelen keçileri, Kızılalan’ın düzlüklerinde yayılarak, yeşeren otlarla besleniyor. Yörük Ali ise keçilerinin uzayan kıllarını kırklık adı verilen makasla ustaca kesmeye başlıyor. Keçilerinin uzayan kıllarını kesmesi lazım çünkü önlerindeki yol uzun ve yol üzerindeki sarmaşıklar, çalılar tıraş edilmeyen keçilere geçit vermiyor. Bir ay boyunca keçilerinin kıllarını düzgün bir şekilde kesiyor Yörük Ali. Yakını ayakta duran keçinin başını tutuyor, Yörük Ali ise yanında sanki bir arkadaşı varmış gibi hem keçisiyle konuşuyor hem de onu tıraş ediyor. Kırkıldığı günden bir ay sonra bile Yörük Ali’nin keçilerinin kılları düzgün bir şekilce görülüyor. Bu da onun bu işte ne kadar usta olduğunu gösteriyor. Keçilerin kırkılmasıyla geçen günlerin sonunda takvimler Haziran ayını göstermiş, daha yukarılarda otlar yeşermiş ve yeniden yola koyulma zamanı gelmiştir.


BELEN YAYLASI CÖMERTLİĞİNİ HİÇ ESİRGEMİYOR
Kilometrelerce yürünen yolun sonunda ki Altınyaka Belen Yaylası, her yıl olduğu gibi yine tüm cömertliği ile karşılıyor onları. Diz boyu yeşeren otlar, pınarlardan çağlayan sular Belen Yaylası’nda Yörük Ali ve sürüsüne hayat veriyor. Kıl çadırını kuran Yörük Ali, geçmiş yıllardan yaptığı ağılını onardıktan sonra keçilerini Bey Dağları’nın zirvesinde özgürce otlatıyor. Ağustos ayında yeni kuzuların doğması için sürüsüne teke sokan Yörük Ali, havaların soğumaya, yayla durulmaz hale gelmeye başladığında yeniden yola koyuluyor. Önce Kızılalan’a inen Yörük Ali, oranında soğumasıyla birlikte Cumayeri’ne geri dönüyor.







 








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder