Yörük Ali
Ali Karakoyunlu, namı değer Yörük Ali. Yazın yaylalarda,
kışın sahillerde ataları gibi göçebe bir yaşam sürüyor. Yörük Ali, modern çağın
tüm nimetlerini elinin tersiyle itmiş durumda. Kış aylarını sürüsüyle birlikte
Kemer ormanlarında geçiriyor. Baharla birlikte Honamlı keçilerinden oluşan
sürüsünü önüne alıp yaylaların yolunu tutuyor. Neden sorusuna ‘Geleneğimiz’ diyerek,
kısa ve öz bir cevap veriyor. Kıl çadırını kışın ormana, yazın yaylaya kuran
Yörük Ali, çadırının kapısını tanımasa bile misafirlerine hep açık tutuyor.
Karakoyunlu aşiretinden olan Yörük Ali, kış aylarını
sürüsüyle birlikte Tekirova’nın çam ağaçları arasındaki Cumayeri mevkiinde geçiriyor.
Ocak ayında doğan kuzular bahar aylarında sütten kesiliyor ve sürüye katılıyor.
Mayıs ayında kuzular sürüye katıldı gibi dağlarda da otlar yeşillenmeye
başlıyor. Haftalardır gözü dağlarda olan Yörük Ali, yayla yolculuğunu
alışkanlık edinen keçilerinin de huysuzlanmaya başlamasıyla birlikte bir sabah
yola koyuluyor. Babası, dedesi hatta dedesinin dedesi döneminden beri süregelen
yolculuklara sahne olmuş patikalardan Tahtalı Dağı’nın eteğindeki Kızılalan
mevkiine ulaşıyor. Daha yukarıdaki otlağın yeşereceği güne kadar yaklaşık 1 ay
boyunca bu kez Kızılalan’ı kendine yurt belliyor Yörük Ali.
KEÇİLERİYLE KONUŞARAK YÜNLERİNİ KIRKIYOR
Yörük Ali’nin Honamlı ırkından gelen keçileri, Kızılalan’ın
düzlüklerinde yayılarak, yeşeren otlarla besleniyor. Yörük Ali ise keçilerinin
uzayan kıllarını kırklık adı verilen makasla ustaca kesmeye başlıyor. Keçilerinin
uzayan kıllarını kesmesi lazım çünkü önlerindeki yol uzun ve yol üzerindeki
sarmaşıklar, çalılar tıraş edilmeyen keçilere geçit vermiyor. Bir ay boyunca
keçilerinin kıllarını düzgün bir şekilde kesiyor Yörük Ali. Yakını ayakta duran
keçinin başını tutuyor, Yörük Ali ise yanında sanki bir arkadaşı varmış gibi
hem keçisiyle konuşuyor hem de onu tıraş ediyor. Kırkıldığı günden bir ay sonra
bile Yörük Ali’nin keçilerinin kılları düzgün bir şekilce görülüyor. Bu da onun
bu işte ne kadar usta olduğunu gösteriyor. Keçilerin kırkılmasıyla geçen
günlerin sonunda takvimler Haziran ayını göstermiş, daha yukarılarda otlar
yeşermiş ve yeniden yola koyulma zamanı gelmiştir.
BELEN YAYLASI CÖMERTLİĞİNİ HİÇ ESİRGEMİYOR
Kilometrelerce yürünen yolun sonunda ki Altınyaka Belen
Yaylası, her yıl olduğu gibi yine tüm cömertliği ile karşılıyor onları. Diz
boyu yeşeren otlar, pınarlardan çağlayan sular Belen Yaylası’nda Yörük Ali ve
sürüsüne hayat veriyor. Kıl çadırını kuran Yörük Ali, geçmiş yıllardan yaptığı
ağılını onardıktan sonra keçilerini Bey Dağları’nın zirvesinde özgürce otlatıyor.
Ağustos ayında yeni kuzuların doğması için sürüsüne teke sokan Yörük Ali, havaların
soğumaya, yayla durulmaz hale gelmeye başladığında yeniden yola koyuluyor. Önce
Kızılalan’a inen Yörük Ali, oranında soğumasıyla birlikte Cumayeri’ne geri
dönüyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder